Sivas İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

SARİSSA ANTİK KENTİ

FOTOĞRAF GALERİSİ İÇİN TIKLAYINIZ

             Altınyayla İlçesi, Başören köyünde, Ak kuzulu mezrasında bulunmaktadır. Burası: Sivas il merkezine, yaklaşık 60 km. uzaklıktadır. Sivas-Şarkışla yolu üzerinden gidebilirsiniz. Sarissa şehri: 1650 metre yüksekliktedir. 1950 adımlık sur kalıntısı ile önemli bir yerleşim yeridir. Şehre giriş: sur üzerinde bulunan 4 kapıdan sağlanır.

Yapılan arkeolojik kazılar sırasında, ele geçen amorf vaziyetteki bir seramik parçası üzerindeki hiyeroglif yazının okunması ile kentin adının “Sarissa” olduğu öğrenilmiştir. Bu isim: kazılar sırasında şehirde ele geçen tabletlerde de; sekiz yerde geçmekte ve kentin Hitit dönemindeki adını doğrulamaktadır. Yöre halkının, buraya kuşaklı demesinin sebebi ise, burada bulunan surlardır.

M.Ö. 1500 ve 1400’lü yıllarda, önemli bir yerleşim merkezi olan ve Hitit krallarının: Başkent Boğazköy’den gelerek, yazlık çalışmalarını yürüttükleri “Sarissa Yerleşimi”: Anadolu’da tablet buluntusu veren, beşinci merkezdir. Ele geçen 52 tabletin bir kısmı sağlam durumdadır. Bir bölümü ise kırılmış ve parça halindedir. Tabletler üzerindeki metinlerin çözümlemelerine göre: 3 tanesinin bayramla ilgili, 12 tanesinin kült envanteri ile ilgili ve diğerlerinin ise fal metinleri oldukları saptanmıştır. Bayram şenliklerinin anlatıldığı bir metinde: “Kupit dağında şenlikler yapıldığı anlatılmakta”, bu da o dönem coğrafyası hakkında bilgi vermesi açısından önem taşımaktadır.

1992 Yılından bu yana, Almanya’nın Marburg Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Andreas Müller Karpe Başkanlığında; Sivas Müzesi Müdürlüğü adına kazı çalışmaları sürdürülmektedir.

 

Bu kazılarda: o dönemde kutsal sayılan, yan yana durmuş, iki boğa figüründen oluşan “İkiz Boğa-Ryhton” heykeli de bulunmuştur. Ele geçirilen kalıntılar ise: Sivas Müzesinde bulunmaktadır. Bunun bir örneği ise, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor. Bunun dışında: kazılarda, bir mektup ve çeşitli tabletler bulunmuş.

Bu kazılarda: günümüze kadar bilinen en büyük Hitit Tapınaklarından biri, kralın sarayı ve şehrin güney-kuzeybatı sur kapıları ortaya çıkarılmıştır. Bu tapınak: Hitit başkenti Hattuşaş’taki tapınakla benzer olup, Boğazköy dışında Hitit imparatorluk çağına ait Anadolu’daki tek (MÖ.1460–1190) tapınaktır.

 

Kuşaklı höyüğünün güneyinde: Hitit barajı ve açık hava tapınağı var. Mezra Yaklaşık 1.5 km. uzaklıktadır. Kuşaklı höyüğünün içme suyunun karşılandığı ve dinsel ayinlerin yapıldığı bir alandır. Güney kısmı: kayalık ve dik yamaçlardan oluşan bir düzlükte, taşlarla set yapılarak, gölet oluşturulmuştur. Göletin batı tarafı: Hitit yazılı metinlerinde geçen “Huwaşi Taşı”nın bulunduğu tapınma alanının mimari öğeleri, kuzeyde suyun tahliye edildiği taştan örülen kanallar, doğu ve batı yönde, bazı mimari kalıntı izleri görülür. Kuşaklı bölgesi; Hitit Kralının, başkent Boğazköy’den gelerek, burada bazı dini törenlere katıldığı; Hitit yazılı metinlerinden anlaşılmaktadır. Ele geçen tabletlerdeki bir metinde şöyle denilmektedir.” Kral, ilk baharda bayram yapmak için, Sarissaya gittiği zaman, Kral şehre yaklaştığında, Şerha yukarı gitmez, Bilakis yukarı yola gider, Yukarıya Fırtına Tanrısı Huwaşi taşına.”

Bu metin: açık hava kutsal alanının, Hititler için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Sarissa Hitit devletinin yıkılışı ile bağlantılı olarak, büyük bir yangınla yok olmuştur. Yapılan arkeolojik kazılarda: burada Hitit yerleşiminin ardından yalnızca Frig döneminde bir iskan daha olduğu ve daha sonra yerleşimin tamamen terk edildiği ortaya çıkmıştır.

 

A VE B BİNALARI

Kuşaklı Sarissa Akropolünün güney kısmında yer alan bu iki yapı 1994–1996 yılları arasında kazıldılar. A binasında açığa çıkarılan kil çivi yazılı tabletlerin dini ve fal metinlerinden oluşması nedeniyle, bu yapının da kültsel bir işlevi olduğu düşünülmektedir. Ancak mimari olarak bir tapınağın olmadığı anlaşılmaktadır.

 

B binası: kuzey tarafından dar bir mekânla yapıya girilmektedir. Oradan orta sofaya ulaşılmaktadır. Bu hölün iki tarafında bazı ufak odalar yer almakta. Mimari olarak tipik eski Anadolu yapılarının özelliklerini taşımaktadır.

 

FIRTINA TANRISININ TAPINAĞI

 

1995 yılında kazılmaya başlanan C binası diye adlandırılan 4660 metrekarelik bir alanı kapsayan yapının en azından 110 odasının bulunduğu anlaşıldı. Yapının zamanında kaç katlı olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak güneydoğu kanadında en azından 2 katlı olduğu saptandı. Şimdiye kadar kazılmış en büyük Hitit Binası. Biri kuzeydoğuda,  diğeri güneybatıda olmak üzere iki anıtsal kapısı bulunan yapı dikdörtgen biçimli. Orta avlunun kuzeydoğu ve güneydoğu iç cephesi direkli galerilerle çevrili. Revaklı kısımdan geçilerek bir ön odaya, oradan da 210 karemetrelik aditona geçilmekte. Bodrum katındaki iki mekanın üzerini kaplayan 16 direkli kült odası büyüklüğüyle dikkati çekmekte. Hitit başkenti Hattusa’da bile bu büyüklükte bir kutsal odası bulunan tapınak açığa çıkarılamadı.